Tarihçiler henüz yazmamış olabilir, ancak 2020’nin, en azından iş dünyası tarihi için bir çağın başlangıcını temsil etme ihtimali bir hayli yüksek. Sebep? Elbette Covid-19 ile birlikte değişen koşullar, uzaktan çalışmanın neredeyse bir standart haline gelmesi ve ofise dönüşün bile hibrit modellerle yenilenmesi… Peki bu yeni normali nasıl daha verimli ve güvenli hale getirebiliriz?
İş dünyasında ofis ortamını şekillendiren belli başlı dönüşümler yaşandı bugüne kadar. Çarşılar, pasajlar, iş hanları, organize sanayi bölgeleri, asansörün mucizevi etkisiyle çok katlı, bulutların arasında kaybolan binalar ilk akla gelenler. Bina içine girdiğimizdeyse her bir çalışana ayrılmış minik ölçekte, etrafı çevrili bölümlerin modası geçti bile. Açık ofisler bir yana, kafeden spor salonuna, yürüyüş parkurlarından dinlenme alanlarına kadar modern kampüsler var artık. Ofis içi yaratıcılığı teşvik eden bu ortamlar aynı zamanda çalışanlar için dinlenme kadar çalışma alanları haline de gelmiş durumda.
Son birkaç yıldır kendini gösteren bu durum COVID-19 ile birlikte evden ya da uzaktan çalışmaya geçişi kolaylaştırdı aslında. O dönem yapılan projeksiyonlar uzaktan çalışma ve bulut platformlarında iş yapmanın yaygınlaşması için daha geniş bir zaman dilimini işaret ediyordu. Bununla birlikte pandemi, hibrit çalışma modeline hızlı, ama maalesef pek de güvenilir olmayan bir geçiş yapılmasına neden oldu. Özellikle siber güvenlik riskleri hızlı bir şekilde arttı ve pek çok kurum milyon dolarlara varan ciddi zararlara uğradı.
Çalışanlar evde kendilerini güvende hissetmiyor
Kaynak: https://ebooks.cisco.com/story/workforce-of-the-future/page/3/2
Avrupa, Orta Doğu ve Rusya’yı kapsayan EMEAR bölgesindeki 12 ülkede Cisco tarafından yaklaşık 10 bin çalışanla gerçekleştirilen “Workforce of the Future” başlıklı araştırmanın bulguları, personelin evden çalışma konusunda kendini rahat ama yeterince güvende hissetmediğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre her 6 çalışandan biri kendini evden çalışırken güvende hissetmiyor. Bunda teknik sebepler kadar ‘yaptıklarını, başarılarını ve performanslarını’ yöneticilerine yeterince gösterememek gibi psikolojik nedenler de var. Araştırmanın dikkat çeken noktalarından biri de çalışanların yalnızca yüzde 6’sının pandemi öncesinde evden çalışmayı deneyimlemiş olması. Bununla birlikte, çalışanların yüzde 87’si ofis içi ve uzaktan çalışmayı harmanlayan hibrit modeli benimsiyor ve ofis alanını nasıl ve ne zaman kullanacağını belirleme konusunda daha fazla yetki talep ediyor. Çalışanların hedeflediği faydalar arasında; daha fazla özerklik (%63), dağınık bir ekiple çalışma (%66) ve yüzde 58 ile daha az yolculuk yaparak bu zamanı daha verimli kullanma bulunuyor.
Hibrit çalışma döneminde çözülmesi gereken 3 sorun
Hibrit ofislerin ve bu temele dayanan yeni çalışma düzeniyle ilgili çözülmesi gereken üç problem karşımıza çıkıyor. McKinsey uzmanları bu üç sorunu sırasıyla “Kurum kültürü ve sosyal uyumda erozyon”, “Azalan üretkenlik” ve çözümün “Deneme – yanılma yöntemiyle bulunması” olarak gösteriyor.
Yine McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre kurumların yüzde 68 gibi ciddi bir oranı uzaktan çalışma temelli bir hibrit modele nasıl geçeceklerine dair somut bir yöntem belirleyebilmiş değil. Çözülmesi gereken en önemli problemlerden biri ise daha önce ofis içi toplantılar veya çeşitli şekillerde fiziksel olarak bir araya gelen ekiplerle yürütülen inovasyon çalışmalarının hibrit modelde nasıl gerçekleştirilebileceği. Bu durum, özellikle çözüm için deneme – yanılma yöntemini belirleyen kurumların yeni normale geçişini sekteye uğratarak rekabette geri kalmalarına neden olabilir.
Hibrit modele doğru geçiş için çözümler hazır
Pandemi öncesinde dijitalleşme yolunda çözüm sunan ya da bunları kullanmaya başlayarak kısmen de olsa hibrit modeli uygulayanların yeni iş hayatı çağında daha avantajlı olduğunu söylemek pekala mümkün. Netaş’ın iş ortağı Cisco tarafından geliştirilen güvenli uzaktan çalışma ve işbirliği çözümleri, hızlı geçişi sorunsuz; ama daha da önemlisi verimli olarak gerçekleştirmek isteyenler için optimum fayda sağlıyor.
Bu çözümlerden biri olan Webex’i yalnızca bir görüntülü görüşme aracı olarak düşünmemek gerekiyor. Bir süre önce tümüyle yenilenen “Webex Suite”, sektörün ilk hibrit çalışma paketi olarak dikkat çekiyor. Uçtan uca bir etkinlik yürütme ve yönetim platformu niteliği taşıyan Webex’te anket ve soru – cevap gibi “dinleyici etkileşim araçları”, paylaşımlı çalışma alanları için konuşma optimizasyonu sağlayan “ses zekası”sı gibi birçok özellik bulunuyor. Makine öğrenmesi ve yapay zeka destekli olarak, toplantı odasına yayılan katılımcıları ayrı çerçevelere yerleştirebilen kamera zekası gibi yenilikler de dikkat çekiyor. Gerçek zamanlı veri kaybı önleme özelliği gibi ek güvenlik önlemleri de bulunuyor.
Uzaktan, ama birlikte çalışın
Aynı dosya üzerinde çok sayıda kişinin değişiklik yapmak için birbirine e-posta göndermek zorunda kaldığı günlerin üzerinden oldukça zaman geçti. Evet, bulut platformları üzerinde bulunan çeşitli uygulamalar ile bu nispeten kolaylaşmıştı. Ancak hibrit dönemde, aynı ekibin aralarında binlerce kilometre olsa da aynı anda ve birlikte çalışabilmesi bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Cisco’nun “Collaboration” şapkası altında topladığı çözümler tam da bu ihtiyacı karşılama vaadiyle sektöre çözüm üretiyor.
Cisco Collaboration’ı, kurum için hızlı ve güvenli bir şekilde ölçeklendirilebilen bir uzaktan çalışma platformu olarak tanımlamak mümkün. Bu platformun yetenekleri arasında, uzaktan çalışırken verimi artırmayı sağlayan yüksek kalitede video, beyaz tahta gibi özellikler bulunurken ortak çalışma için gereken araçlara yönelik ihtiyacı hızlı bir şekilde tespit etme, sorunları giderme ve güvenli bir ortam sağlama da sunuluyor. Bununla birlikte hızlı bir şekilde konuşlandırılabilen bulut bağlantı merkezi çözümü ile kurum temsilcileri beş gün gibi kısa bir sürede evlerinden çalışabilir hale gelebiliyor.
Bitmeyen endişe: Peki ya güvenlik?
İlk sorulması gereken sorulardan biri kuşkusuz güvenli bir hibrit çalışma ortamının nasıl sağlanabileceği? Artan güvenlik riskleri, kurumların hemen her kademedeki yöneticileri için pek çok soru işareti barındırıyor. Örneğin BT yöneticilerinin yüzde 67’si çalışanların ofise virüslü cihaz getirmesinden endişe ediyor. Yüzde 54’lük bir kesim oltalama e-postalarında bir artış yaşanmasını beklerken, yüzde 69’luk bir grup için en büyük endişe kaynağı fidye yazılımlar.
Bu noktada güvenlik standartlarını yükseltmek için çeşitli araçlar karşımıza çıkıyor. Örneğin Cisco Umbrella, bulut güvenliğini basitleştirerek dijitalleşen iş dünyasını daha güvenli bir hale getiriyor. Tam tehdit koruması, yüksek görünürlük, saldırıları önceden tespit etmek için gelişmiş bir yapay zeka sunan Umbrella çözümleri aynı zamanda dakikalar içinde tüm kurumda dağıtım gibi kolaylıklar sağlıyor.